3-7 gün arası.

Buyukparmakkapi'nin arkasinda plakhane var. Iyidir. Ama plaklara bakma. Bakacaksan da cepte parayla git kesin alacaksin cunku.

internetten garantili bir Pioneer PL-990 al geç, milletin çerine çöpüne antika ayağın at gbi para bayılmanın luzümu yok.

Pl990'dan bi tik daha iyi olsa ne guzel olur :)

Max butce 1000 1500 diyim (plak haric)

bu konuda bilirkişi değilim, pikap nerden alınır bilmem fakat şöyle bir reklam yapayım. galatasaray lisesi'nden tophane'ye inerken solda (çukurcuma'nın paralel bir sokağı) bir plak dükkanı vardı. sahibi koreli bir çocuk türkçe bilmiyor ingilizcesi de pek anlaşılmıyor fakat çok sempatik bir çocuk. burada bulunmayan plakları güney kore'den, hindistan'dan, dubai'den falan toplayıp geliyormuş. çok iyi bir çocuk, fiyatları da çok iyiymiş bir arkadaş müdavimi olmuştu, batar bu demişti, pikap satıyor mu bilmiyorum fakat alacaksanız o çocuktan plak alın iyi çocuk,koreli, bi kere de lahmacun ısmarladı bana :) batmasın. :)

bütçe o ise hi fi mağazalarına git bence.
rega rp1 olur o paraya.
amfin vs olduğunu var sayıyorum.

can hifi
timpani
mavi hifi

buralara bak.

Epey soğuktur.
Ayaz kemiklerin içine işler.

dayanırsınız da dışarda duramaz içeri kaçacak yer ararsınız. yani daha güzel vakitlerde gelmek daha mantıklı bence.

Ben de gittim. Sokakta iki tur attıktan sonra north face mağazasına girip İÇLİK almıştım aq. Hala duruyor hatta 65 euro mu ne vermiştim, o öğrenci bütçesiyle nasıl koymuştu. Abi soğuk değil de öyle bir rüzgar yok. İnanılmaz esiyor o sokaklar. Aman diyeyim bence hiç gerek yok.

Hatta şöyle diyeyim bir çok yere gittim, Almanya'da -15-20'de bi kış yaşadım ama bu kadar üşümemiştim. Rüzgarı hala hatırlıyorum aq

agustosta bile polarla gezdik. ocagi dusunemiyorum...

ben gitmiştim yılbaşından 1 hafta önce. pek tadı yoktu, soğuktu. bir daha gitmem muhtemelen o tarihlerde.

Ben Nisan 16-20 arası gittim, 3 gün kar yağdı.

Bir daha da olsa gitmem.

Kanunen vermeleri lazım. Bu arada ticari vize mi turistik vize mi, o da önemli. Bankada yükse bir meblağ gösterin. Ayrıca Fransa seyahati belgeleri dışında, durumunuzu anlatan ve uzun süreli multiple bir vize istediğinizi belirtin, vermeleri lazım, vermezlerse sövün süpürün ne yapıp edip uzun süreli multipleınızı alın.

gece 1 de çıktıysa her türlü öküzsün birader

@volkin gittiği yer iş eğlencesi gibi bişi

de ayrı

ce birleşik

Yoğun olduğum konusunda bilgisi de var madem ' biliyosun bu aralar bir koşturmaca ki dalmisim, kusura bakma nütfeeen ' yazar ve onu gıdıklardım.

Bence ' hep erkeklerden ilgi bekleniyor ' diye bir şey yok. Erkekten yoğun ilgi bekleyen kadınlar var ama evet.kutuplastiran kötü bi genelleme yine de.ise yaramaz.unutalim bunu : ))

Haklı haksız aranacak bi durum değil bu bence. Çok kısaca gönül alınıp ufka bakılacak bi durum. Yani aradım, aramadi, en çok ben yok yok sen aradin mevzu olacaksa niye sokuyoruz ki burnumuzu bu ilişkilere? Neyse ille de hakliyi haksizi tayin edeceksek ikiniz de haklı değilsiniz,ben hakliyim : )) - kız da haklı değil, rahatladim hadi -

Aynısını bana da kız arkadaşım devamlı olarak yapıyordu,sonunda bir anda soğudum, empati yapma kabiliyetinin olmadığını gördüm ve sırf bu saçma sapan tartışmalar anlamsız bir şekilde devam ettiği için, bu kadınla bir ömür geçmez diyerek ayrıldım. sen haklısın ben haklıyım olayına giriliyorsa bir ilişkide, haklı veya haksız olan taraf saçma sapan konularda tartışma çıkarıyorsa devam etmiyor maalesef. herkes haklı oluyor.

çok lazımsa bir kusura bakma mesajı atılsa iyi olur fakat genel olarak bu meseleleri mesele yapmamak lazım.

gereksiz yere uzatmışsın.

'yoğundum canım (ya da ne diyorsan), senlik bir şey değil. eğleniyorsun diye de çok düşmedim üzerine.'

gibi bir mesaj fena olmazdı.

Aman boşver sonuöta sen rahatsız etmek istemediğinden mesaj atmışsın.
Yoğun olduğundan cevap da veremeyecek zaten
Ay kızları anlamıyorum valla

kız haklı. gece 1e kadar sormadıysan odunsun.
ayrıca kız ilgi bekleyecek tabi. sen bunu sorun etmiyorsun ama o ediyor, çünkü ilgi bekliyor, kapiş?

gece 1'e kadar bir kere bile yoklamadıysan zaten sorun sende.

iki taraf da kendince haklı, bence bu ne kadar zamandır beraber olduğunuzla alakalı bir mesele. yeni sevgili sayılırsanız, normal böyle tepkiler, taraflar merak edilmek, ilgilenilmek istiyor biraz. uzun süreli bir ilişkide, kendimden örnek veriyorum böyle şeyler söz konusu olmuyor pek. hani işi olan yazmaz, eğlenmek isteyen eğlenir, iki tarafın da birbirinin ne yaptığından haberi varsa, varsın 1 gün boyunca yazmasın.

o çıkmış, onun haber vermesi gerekir. mantıklı olan bu bence.

banka en zarar edeceğin mecradır

en karsızı bankadır. döviz bürosu daha karlıdır.

kapalıçarşıda daha iyi parite bulabilirsin.
keza laleli taraflarındaki dovizcilerde de.

böyle bir rivayet var. ama gerçekte öyle değil. maaşımı euro alıyorum. bir sürü dövizci gezmiştim. en son bankanın internet şubesinin en iyi rakamları verdiğini gördüm.

Munferit olarak banka subesine gidip ben dolar/euro bozdurmak istiyorum dediginizde doviz burosunun cok altinda bozarlar. Birkac hafta euro 3,10 civarindayken isbankasindan bozdurmak durumunda kalmistim. 2,99 olarak bozdular. Subeden cikip atm'ye baktim orasi da 2,99'tan islem yapiyordu.

eğer direk gidip banka gişesinden bozdurursan en fazla zararı edersin. dözviz büroları daha hızlı ve daha iyi fiyatlar bulabilirsin. ama illa bankadan yapıcam dersen döviz hesabı aç bankaya paranı yatır internetten kendin boz.

nerede bozdurursan bozdur pazarlık yap. devamlı satış yapacaksan belli bir döviz bürosu ile anlaş veya banka müşteri temsilcin ile bu konuyu konuş sana özel fiyat versinler.

sıkıcı değil. delirium bar tek başına yeterli.

(bkz: brüksel/@bugunku antremanda goz dolduran futbolcu)

gece hayatını yok sayıyoruz @futbolcu

entry'i okursan orada gece hayatından başka şeylerden de bahsettim.

1 gün kaldım amsterdam'a geçerken onda da en güzel yerlerini gezdim. bir başkent havası var tabii ki ama bence sıkıcı değil aksine güzel bir şehirdi. grand place etkileyici ve en çok turist çeken yer sanırım. işeyen çocuk heykeli var meşhur ama öyle ahım şahım bir heykel beklemeyin. müzeler var ben müzik enstrümanları müzesine gittim hoştu. parkları güzel.

başka seçenekleriniz varsa brüksel sıkıcı kalabilir ama bilemedim.

bi mevzusu yok bira tadimlik barlar disinda. ustune bir de gocmen dolu, tarrak kurek bir sehir. 1 gun gor ve kac.

Meydandaki şehir müzesi güzel. Birkaç güzel park meydan var. Bolca kafe ve birahane var. Keşfetmeyi seviyorsanız iki gün dolu dolu geçer ama üçüncüyü bilemem.

bizi oranın yerlisi gezdirdi, 3 gün boyunca tek an sıkıldığımı hatırlamıyorum. 10 numara şehirdi.

sıkıcı şehir demem ben gördüğüme pişman olmadım.
Ha ama bi prag değil.

Bruksele git dolan brugge git orada kal

metro 12.00 de kapanıyor. gerisini sen düşün artık.

Porto Lizbon arası ryanair var. muhtemelen 15 gün önce alırsan 10 euroya bilet bulursun. otobüs de bulunur tren veya uçak olmazsa. bence gitmişken bir de faro yapın, bir güneş batımında limanda balık, şarap falan. iyi olur. canım çekti.

Amsterdam'ın Cihangir'i Jordaan. Güzel barlar kafeler var. Sanat galerileri vs.
Amsterdam'ın Karaköy'ü De Pipjt. Karaköy kadar hipster. Bu iki semt de turistik değil. Şehrin gerçekten tadına bakmak istersen buralara gitmeni tavsiye ederim. Albert Cuyp Market'te de bir şeyler atıştırabilirsin yerel mutfaktan.

Fransızca için görece pahalı ama fransız kültür açık ara en iyi opsiyon.

Fransızca öğrenmek istemendeki temel sebep bu lisanı işin ve kariyerin için kullanmak ve francophone bir avukat kartvizitine sahip olmak ise bu dili en az C1 seviyesinde öğrenmen gerekir. Bu sene öğrencilik hayatının son senesi olduğunu düşünürsek A2'den C1 e ulaşman çok zor. Fakat hukuk mezunu olacaksan ve hayatına avukat olarak devam edecek isen hatırlatmak isterim ki, Türkiye'de ingilizce bilen avukat bir derece bulunabilir iken, Fransızca bilen avukat sayısı yok denecek kadar az. İhtiyaç duyulan durumlarda ise davalar genelde milyon euroluk.

Eğer başlayıp A2yi bitirdiysen, Fransızca işini halletmeni tavsiye ederim. Kurs arıyorsan FP olarak en etkili kurum Institut français. Başka bir kuruma 5 lira verip 3 birim öğreneceğine institüye 10 lira verip 8 birim öğrenmek daha iyidir. Okul bittikten sonra da melül melül direk iş hayatına dalmak yerine herhangi bir değişim programı vs (EVS,Erasmus+, Dil Kursu, Çalışma Kampı, Staj, AISEC [bkz:gençtur, fransız kültür(campus france), türk fransız iş adamları der. vb]) 6-12 ay arası bir Fransa deneyimin olur ve bu lisanı hakkını vererek öğrenebilirsen hayatının bu kısmında yapacak olduğun yatırım ileride ticari açıdan sana katlanarak geri dönecektir.

Ben senin yerinde olsam hemen yarın Konsolosluğun Campus France'ını ziyaret eder orada durumumu anlatır, kendime Fransa'da bir program arardım; ertesi gün Fransız bir şirkette veya Fransızca hizmet veren bir hukuk bürosunda staj ayarlar, staj yaptığım şirketin veya büronun bana Fransa'daki programım için sponsor olmasını sağlardım, hatta aynı anda Türk Fransız İş le başlayan bütün derneklere, birlikleri telefonla arar, kendimi tanıtır, Fransızca öğrenmek için burs istediğimi söylerdim.

Avukat dediğin biraz da girişimci olur. Sakın bu iki lisandan birinde uzmanlaşmadan kariyerine başlama derim ben. Bence yap bunları. Başarılar ve bol şans.

al'in acilimi "a el". Yani havaalanina gidiyorsun diyelim. Gittigin yer el aeropuerto, "havaalanina" demek icin de "a el aeropuerto" demek gerekiyor ama onlari birlestirip "al aeropuerto" diyoruz. "al sentir" de "a el sentir", fiiller isim haline geldiklerinde articulo'su el'dir. a da bazen icin anlaminda bazen de baska anlamlarda kullanilir. Icerige bagli ne demek istedigi.

Bir çok kullanım biçimi olabilir. Mesela hareket belirten fiiller ve kişilerden bahsedildiğinde kullanılır. Örnek: Tengo que recoger al compañero de mi padre.

Bir başka örnek escuchar al x. olabilir.

aychovsky'ye katilmakla birlikte, ona ek olarak, bence;

al recordar -> hatirlamalik, hatirlayinca
al sentir -> hissetmelik, hissedince, duyunca
al ver -> gormelik, gorunce

anlamlarini cikarmak mumkun.
ornegin metrolarda "sinyal sesini duydugunuzda girmeye ya da cikmaya calismayin" uyarisinda soyle der: "...al sentir señal acustico..."

Bunun yaninda, ornegin,

al horno -> firinda
a la carta -> menuden secmeli
a la hora -> tam vaktinde
al frances -> fransiz usulu (al estilo de frances'in kisaltmasi)

gibi yerlerde de kullanilir.

artikel olarak kullanımı : to the/of the, fr: du gibi.

al = a + el
del = de + el


Fiilden önce al geliyor ise :

"sinyal sesini duydugunuzda girmeye ya da cikmaya calismayin" uyarisinda soyle der: "...al sentir señal acustico..."

bir eylem devam edegelir iken, başka bir eylem aniden gerçekleşiyor ise o aniden gerçekleşen ve genelde beklenmeyen eylemin başına al gelir. anlatamadım ve anlatabileceğimi düşünmüyorum, türkçem o kadar iyi değil :)

şarkılarda çok vardır bu . al recordar : hatırladığında al sentir : hissettiğinde
al ver : gördüğünde

galiba önüne koyulduğu fiile -iğinde -ığında anlamını veriyor. Emin değilim :)

Afrikalı da kamerunlu mu cezayirli mi başka memleketli mi. önemli o.

çok fiyat farkı falan yoksa bence önce parizyen birine bakın.

aksan farkı baya olur. eğer parisli biriyle konuşmuyorsan senin aksanını pek takmaz çünkü onunki de ideal görülen paris aksanı değildir ama bi parisli paris aksanına sahipsen seni bağrına basar :p çok genelleme oldu ama fransızların %80-90'ında bunu gördüm, fransızcada aksan önemli

lisede fransızca almıştım seçmeli hoca fransa göçmeniydi olay şu
parizyen aksanı zaten özel dersle öğrenilecek bir şey değil
fransızcanın kendisi öyle zaten

bağrına basma olayı da hikaye
yani güney farklı konuşuyor isviçre sınırı farklı normandie çok farklı

mali li hocaya gelince
almanı tavsiye etmem açık net.

@cenkertem.afc ekstra çaba göstermedikçe dili kimden öğrenirsen onun aksanını kaparsın, ayrıca fransızcanın diğer dillerden dersle öğrenme açısından çok büyük farklılığı yoktur, her dili yerinde kültürüyle insanlarıyla geliştirmen gerekir, olsa olsa konuşma diliyle yazılı dil farklı denebilir, ki bu da derste özel çalışmayla nispeten hafif atlatılabilecek bir şey. fransa içinde farklı aksanların olması parislilerde paris aksanı fetişi olmadığınıysa göstermez. ne kendimiz yapamadık diye arkadaşın öğrenme şevkini kıralım, ne de bilmediğimiz bi konu üzerinde fikir belirtelim.
başka seçenek yoksa maliliden de çok şey kaparsın, varsa ona yönelmeni öneririm.

ders deneyimi varsa al, yoksa alma.
bilmiyorum aksandan önce dert edilecek şeyler var bir dil öğrenirken.

Malili sana Fransızca öğretirken sana Mali aksanıyla öğretmez merak etme. :) O da farkındadır Mali aksanıyla Paris aksanı arasındaki farkı, sana Mali aksanıyla öğretmez. Laz Türkçe öğretmeni Istanbul'a atandığında çocuklara gitmek fiilini cideyrum diye çekip tahtaya yazmaz, gidiyorum diye çeker.

ayrıca öğreneceğin büyük ihtimal Temel Fransızca. Sen hele bir 2-3 zaman öğren sonra aksanım düzgün olacak mı diye dert etmeye başlarsın.

Ayrıca Fransızca ve Fransızların dil fetişizmi ile alakalı yazılan ve söylenen bütün klişeleri + fransızlar ingilizce bilse de konuşmaz, yok Parizyenler snobtur, yok aksanın kötüyse senle konuşmaz, yok yıkanmazlar, yok kadınları traş olmaz, yok süper sevişirler vs vs falan hepsini unut. Türlü türlü Fransız var aynı Türkiye'de türlü türlü Türk olduğu gibi. Ayrıca Parisyen aksanın yok diye seni bağrına basmayacak Fransızın amk sana birşey olmasın.

fransizcayi ogrendin de parizyen aksani kaldi. bizim kadar aksan kompleksli baska bir millet yok dunyada. birincisi hicbir zaman bir fransiz gibi konusamayacaksin. ayni sonradan turkceyi ogrenen bir fransizin turkceyi senin gibi konusamayacagi gibi. fransizca, almanca gibi dilleri ogrenmek bile cok cok zorken, daha elementary de aksanli konusma hayalleri kuranlara hastayim.

İspanyolca dil kültür okumadım, okuyanlar net yanıt verir belki.

Bence fark yok.

burada ayni eylemin iki farkli formu var: "olvidar" ve "olvidarse"

anlam olarak ikisi de ayni; yani "beni unut", emir kipinde.

"olvidarse" reflexive formda kullanilmis. bazi eylemlerin reflexive formlari anlam ayrimina ugrayabiliyor, ornegin: "ir" ve "irse" -> "gitmek (go)" ve "ayrilmak-terketmek (leave)"

ancak "olvidarse"de bildigim kadariyla anlam ayrimi yok. bu yuzden birbiri yerine kullanilabiliyor.

aslında anlam farkı var ama bu nasıl anlatılır bilmiyorum. anlatılmaz bu yaşanır hahah :) bakın yaşayanlar söyle yaşamış :

"Olvidame" (a alguien) : beni unut. (-düşme sakın peşime bkz:serdar ortaç)
"olvidate de mi" (de alguien): unut beni. (-yanındakini aldatma bkz: bengü:)

beni unut ile unut beni arasındaki fark kadar bir fark var.galiba yardımcı olamadım yine kusura bakma.

gayet ciddiyim o iş olmaz.

ilk başlarda zor olur ama alışırsınız. Gayet yürür merak etme.
Abuk subuk kıskançlıklar yapmayın.
Saygıdan sadakatten ödün vermeyin.

bir yerden sonra soğukluk girmesi muhtemel, herkesin yeni çevresi olacak farklı şehirlerde. aynı şehirdeyken bile bitiyor ilişkiler bir süre sonra, farklı şehir bu süreci hızlandırır büyük olasılıkla.

çevremde ayrılanda oldu yıllarca hiç sorun çıkmadan devam ettiren de. burada kimsenin söylediği mutlak doğru olamaz o yüzden. başına ne gelirse o olur.

Baya zor olmaz diye de bi sey yok.ama yaşadığıniz her sorunu daha büyük yasarsiniz daha cok yipratir daha zor cozersiniz.sevginiz buna yeter mi zaman gösterir.

Sevfi ve guveninizle alakali. Kimi ciftler direkt ayrilirken kimi daha da baglaniyor her bir araya gelislerini dolu dolu yasiyorlar. Test etmis olacaksiniz dayanikliliginizi iste.

arkadaşım bak trollük yapmaya gelmedim ama şunu net olarak söyleyeyim kadınlara güvenmeyeceksin. canını yakıyorlar.

çok vardı çevremde dediğin gibi. en geç 2den 3e geçerken ayrıldılar.

Efendi gibi ayrılın.

yıllar önce duymuştum. sevgilinle ayrı alan kodundaysan (telefon) o sırada adı aldatmak olmaz diye. bunu kaldırabileceksen devam et.

önce kendine bir sor ve bir zahmet kendine dürüst ol. senin cevabın " ben bir başkasıyla olmadan üniversite hayatımı tamamlarım." ise o cepte bir dursun. sonra aynı soruyu kız arkadaşına uyarla ama yine kendine sor.o cevabı da cebine at. şimdi elini cebine götür. cebin delik, cevaplar yerde sürünüyor elinde ne var peki? evet ziki tuttun hahahah diye yazmak istedim bir an ama kaldığım yerden devam ediyorum, kusura bakma.
kısacası iki sorunun cevabı da sende yok onda da yok. hayat lan bu kimse gerçek anlamda üç-beş yıl sonrası için söz veremez ama dile kolaydır bu. üstüne konuşmayın bile, emin ol sadece baskı yapar o konuşmalar bir boka yaramaz. yaşayın gitsin ama sonuç ne olursa olsun pişman olmayın kararınızdan. her iki durumda da öyle yaşanmasını siz seçmiş olacaksınız.

3 yıl denedim, yeter dedim ayrıldım. çok pişman olursun giden yıllarına diyeyim yada boynuzlayacaksın ama o da doğru değil.

kız arkadaşın izmir'e gidiyorsa kesin aldatıcak. ama o arkadşaım falan olacak.

onun dışında whatsapta caps, skype'da meme açmalı falan ilişki zor.

yapma. ayrıl.

Her ilişki özneldir. Ama genel olarak izlenimlere göre, nice çiftler gördük "aaaa biz yürütürüz" diyen, hiçbiri yürütemedi. Çünkü yeni hayatlar inşa edeceksiniz, hayat kaygılarınız, arkadaş çevreleriniz değişecek falan. Muhtemelen de arada ayrılacaksınız. Şimdi mutlu mutlu ayrılırsanız, okullar bittikten sonra birleşme şansınız var ama. Hayat enteresan, ne zaman nerede başına ne geleceği belli olmaz.

başlarda olur, sonra bir şekilde biter. kaybettiğin yıllar için pişman olursun.

hem ankara'da tıp okuyanlara kızlar teklif ediyormuş. fyi.